TOPRAK SORUNLARI, TAV SUYU VE YIKAMA SUYU UYGULAMALARI
Atila Girgin* Yıldırım Kayam**
ÖZET
Bu çalışmada; kış aylarında yapılan ve gelenekselleşen, Sarayköy ovasında tav suyu, Söke ovasında yıkama suyu olarak adlandırılan su uygulamalarının işlevselliği, taban suyuna ve toprak tuzluluğuna etkileri araştırılmıştır. İncelemede; adı geçen ovalarda arazi gözlemleri, DSİ arşivleri, Girgin (1996), Girgin ve Beyazgül (1996) ve Saatçılar(1991) tarafından yürütülen çalışmalara ait toprak tuzluluğu, tabansuyu düzeyleri ve tabansuyu tuzluluklarına ait bulgulardan yararlanılarak, tarımsal altyapı yatırımları öncesi ve sonrasına ait veriler karşılaştırılmış, sonuçları yorumlanmıştır. Yapılan değerlendirmelere göre, adı geçen ovalarda tav suyu ve kış yıkamaları olarak tanımlanan su uygulamalarının çoğu alan için gereksiz ve fonksiyonel olmaktan uzaktır ve aynı zamanda arazilerdeki toprak tuzluluğu ve yüksek tabansuyunun da başlıca nedenidir. İncelemeye konu alanların tamamındaki uygulama yerine, gereksinilen alanlar yıkanmalıdır. Kurak geçen yıllarda, bitkilerin çıkış dönemlerindeki toprak nemini karşılamak amaciyle 0-60 cm. toprak derinliği için tav suyu uygulanması önerilmelidir.
Anahtar kelimeler : Sarayköy, Söke, tuzlu topraklar, tav suyu, tuz yıkamaları
SOME SOIL PROBLEMS, PREIRRIGATION AND LEACHING APPLICATIONS
IN SÖKE-AYDIN AND SARAYKÖY-DENİZLİ PLAINS
ABSTRACT
There is a common water application in winter season which are called as pre-irrigation in Sarayköy-Denizli and leaching in Söke-Aydın plains by the farmers. It was investigated the effects of the water applications in winter on soil salinity and water table, and how these are functional. In this study, the data obtained before and after the agricultural infrastructure investments was compared and the results were concluded utilizing from the field observations, the archives of DSİ and some findings of soil salinity, water table levels and salinity works carried out by Saatçılar (1991), Girgin (1996), and Girgin and Beyazgül (1996). As a conclusion of the evaluation, the water applications in winter season are not necessary, and they are main reason of soil salinity and high water table level for most of the areas mentioned above. The leaching water should be given for the required areas in spite of overall fields in these regions. However, some pre-irrigation was recommended for 0-60 cm soil depth to supply adequate soil moisture at the plant emergency stage of different crops in dry years.
Key Words: Sarayköy, Söke, saline soils, pre-irrigation, leaching.
GİRİŞ
Sarayköy ve Söke ovaları; Ege bölgesinin tarımsal potansiyel açısından oldukça önemli, bu önemi nedeni ile de devetçe, tarımsal alt yapıya yönelik önemli yatırımların yapıldığı kısmende devam ettiği arazilerdir. Sulama şebekeleri büyük oranda tamamlanmış olup, etkin ve işlevseldir. Teknik tarımda sulamanın ayrılmaz bir parçası olan drenaj şebekeleride açık tahliyeler olarak tamamlanmış ve işlevsel durumdadır. 1990’ lı yıllarda adı geçen ovalarda Dünya Bankası destekli alt yapı iyileştirmeleri de yapılmıştır. Bu ovalarda yatırımlar öncesi dönemdeki tarımsal üretimi kısıtlayan topraktaki tuzluluk –sodyumluluk ve yüksek taban suyu düzeyleri nedenleriyle tarımsal üretim oldukça sınırlı ve tekli bitkisel üretim şeklindeyken bugün orta ve bazı alanlarda yüksek üretkenlik düzeyine ulaşılmıştır. İncelemeye konu ovalarda tarımı yapılan ana ürün pamuktur. Bitkinin tuza duyarlı olduğu çıkış döneminde gerek topraktaki nem açığını kapatmak, gerekse topraktaki tuzluluğu azaltmak için kış aylarında arazilere su aktarılmaktadır. Sarayköyde “tav suyu”, Sökede "kış yıkamaları" olarak da adlandırılan bu uygulamalar adeta gelenekselleşmiştir. Bölgedeki yağışların önemli bir kısmının kış aylarında olduğu gerçeğini de dikkate alarak, yıkamaların toprak tuzluluğuna etkilerini incelemek bu çalışmanın ana amacıdır.
MATERYAL ve YÖNTEM
Sarayköy ovası; Ege Bölgesinin B. Menderes nehri havzası içerisinde; 28o 53'-29o 03' doğu boylamları ile 37o 55'-38o 03' kuzey enlemleri arasında yer almaktadır. 124-161 m yükseltileri arasında, doğu-batı yöneyinde 31 km,kuzey-güney yöneyinde 1-9 km uzunluğundaki 13 178 hektarlık bir alanı kaplar (DSİ, 1987). Topraklar genellikle ağırdan hafife kadar değişen bünyeler içerirler. Üst horizonlardan alt horizonlara doğru bünyeleri ağırlaşmaktadır. Üst horizonlar itibariyle arazinin % 42'si ağır, % 29'u orta, % 29'u hafif bünyededir. Toprak derinliği genellikle, yamaç araziler hariç 1.50 m.'den daha fazladır. Orta ve ağır bünyeli toprakların yapıları; üstte genellikle granüler, altta ise blok yada masiftir. Toprakların pH değerleri 7.4-9.6 arasında değişmekle beraber genellikle 8' in üzerindedir. Topraklar kireçce zengindir (DSİ, 1987). Bölgenin ana su kaynağı B.Menderes nehri olup, ovanın suyu, birincil olarak Adıgüzeller barajından Yenice regülatörü ile, ikincil olarak Çürüksu kaynaklarından yeraltısuyu olarak sağlanmaktadır. Sulama suyunun kalitesi kış aylarında Büyük Menderes nehrinde 0.6-0.9 dS/m, Çürüksu su kaynaklarında 0.9-2.5 dS/m’dir. Ovada cazibe ile sulama yapılmaktadır. Tarla içi iyileştirme geliştirme hizmetlerinin büyük oranda tamamlanmıştır. Ova’da tarımı yapılan ana bitki pamuktur. Pamuk özellikle sulanan alanlarda %60’ı aşan oranlarda ekim payına sahipdir.Yetiştirilen diğer bitkiler ise, hububat, mısır, yonca, korunga ve meyvedir.
Söke ovası; Ege bölgesinin kıyı kesminde, Büyük Menderes nehir mansabının sağ sahilinde yer alır. 27°00’-27°40’ doğu boylamı ile 37°37’-37°50’ kuzey enlemleri arasındaki 35499 hektarlık bir alanı kaplar. Denizden yükseltisi 1.5-10.0 metredir. Genel topoğrafik eğim % 0.0-0.5’dir (DSİ,1981). Ova toprakları alüvyal karakterdedir. Ova topraklarının % 55’i ağır, % 33’ü orta % 10’u ise hafif bünyeli topraklardan oluşur. Kireç bakımından zengindirler (DSİ, 1981). Bölgenin ana su kaynağı B.Menderes nehri olup, ovanın suyu birincil olarak Adıgüzeller, ikincil olarak Bozdoğan-Kemer Barajlarından sağlanmaktadır.Sulama suyunun kalitesi kış aylarında genellikle yıkamalar nedeniyle 1.5-2 dS/m, sulama döneminde ise 1 dS/m’dir. Ova’da tarımı yapılan ana bitki pamuktur. Pamuk özellikle sulanan alanlarda %90’ı aşan oranlarda ekim payına sahipdir.Yetiştirilen diğer bitkiler ise, hububat, ayçiçeği, mısır sebze ve bostandır(DSİ,1990-1991).
İncelemede; arazi gözlemleri, DSİ arşivleri, adı geçen ovalarda Girgin (1996), Girgin ve Beyazgül (1996) ve Saatçılar(1991) tarafından yürütülen çalışmalara ait toprak tuzluluğu, tabansuyu düzeyleri ve tabansuyu tuzluluklarına ait bulgulardan yararlanılarak, tarımsal altyapı yatırımları öncesi ve sonrasına ait veriler karşılaştırılmış, sonuçları yorumlanmıştır.
BULGULAR ve TARTIŞMA
Sarayköy ovasında topraktaki tuzluluğun en yoğun olduğu bir alanda yürütülen yıkama çalışmasının bazı sonuçları Saatçılar,1991’den alınmıştır. Çalışmadan saptanan sonuçlara göre; bitki kök bölgesindeki tuzluluk başlangıçta 30-40 mmhos/cm iken 280 cm yıkamasuyu uygulamasıyla 3-4 mmhos/cm’e düşürülmüştür. Diğer bir söylemle başlangıç tuzluluğu %100 olarak varsayılırsa bu değer yıkamalar sonrası %10’lara düşürülmüştür. Yıkamalar ancak benzeri yoğun tuzlu alanlarda önerilmelidir. Çoğu alan için bu uygulamalara gereksinim yoktur. Bitkisel üretim aşamasındaki sulamalar, çoğu alanda tuz yıkanmasını sağlıyacak durumdadır. Sarayköy ovasındaki toprakların doğal jips içeriğinin fazlalığıda ova topraklarındaki sodyumluluğu gidermede büyük bir avantajdır. Çoğu sodyumlu alanda ıslah maddesine gereksinim olmadan sodyumluluk giderilebilecek durumdadır. Şekil.1’de 0-90 cm toprak derinliğindeki toprak tuzlarının değişik dozlardaki yıkamalardan sonra başlangıca göre değişimleri, Şekil.2’de ovadaki kapalı drenaj alanlarındaki dren çıkışlarından alınan su örneklerinin tuzluluk değerleri verilmiş olup, bu değerler oldukça anlamlı ve ilişkiseldir ve yıkamaların işlevselliğinin ve topraktaki tuz yıkanmasınında belirgin kanıtıdır.
Şekil.1 0-100 cm Toprak Katında Yıkamalar Sonrası Tuz Değerleri(mmhos/cm)
Şekil.2 Sarayköy Ovasında Bazı Dren Çıkışlarında Tuz Değerleri (micromhos / cm )
Sarayköy ovasındaki değişik sulara ait tuzluluk değerleri Şekil.3’de, iyon bileşimleri Şekil.4’de verilmiştir. Su kalitesinin, toprakta yaratabileceği tuzluluk yönünden II. ci, alkalilik yönünden I. sınıf özellikte, bor, HCO-3 ve Cl iyonu miktarları ve artık sodyumkarbonat (RSC) yönünden sorunsuz olduğu, pH’sının kabul edilebilir sınırlar içinde olduğu saptanmıştır. Ancak Çürüksu kaynakları tuzluluk yönünden sorunludur. Yapılan analizlerde, bu suların kalitelerinin, toprakta yaratabileceği tuzluluk yönünden III ve IV. cü, alkalilik yönünden I.ci sınıf özellikte, bor ve Cl- iyonu miktarları ve artık sodyumkarbonat (RSC) yönünden sorunsuz olduğu, HCO-3 iyonu miktarı yönünden duyarlı bitkiler açısından sorun olabileceği, pH’sının kabul edilebilir sınırlar içinde olduğu saptanmıştır. Bu sularla yapılacak sulamalarda dikkatli olunmalı, ilave yıkama suyu düşünülmeli, sulama için gereksinilen suyun %10-20’si oranlarında ek su uygulanmalıdır. Sarayköy ovasında yatırımlar öncesi sorun; kış ve ilk baharda taban suyu yüksekliği ve yüksek tabansuyu tuzluluğu nedenleriyle toprakların geç tava gelmesi ve artan toprak tuzluluğudur. Yatırımlar öncesinde yöre çiftçisi, ilkbahar aylarında, gerek topraktaki nem açığını kapatmak, gerekse toprak tuzluluğunu giderebilmek için arazilere su uygulamakta, bu uygulamalar ise, kısa dönemde sorunu hafifletmeye yönelik bir çözüm olmakta isede, uzun dönemde sorunun yinelenerek ağırlaşmasına neden olmaktadır. DSİ Genel Müdürlüğünce ana tahliyeler ve ikincil açık tahliyeler ve Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğüncede drenaj ve tarla içi geliştirme hizmetleri 1990’lı yıllarda büyük oranda tamamlanmış olup, etkin bir drenaj alt yapısı vardır ve eski alışkanlık ve uygulamalara son vermek gerekmektedir.
Şekil.3 Sarayköy Sulama Şebekesinde Suların Tuzluluk Değerleri (micromhos/cm)
Şekil.4 Sarayköy Sulama Şebekesinde Suların İyon Bileşimleri (me/l)
Söke ovası toprakları genel olarak orta ve ağır bünyelidir. Kireç kapsamları fazla, toprak reaksiyonları hafif ve orta kalevi'dir. Toprağın iyonik bileşimindeki hakim katyon sodyum, hakim anyon klor'dur. Ovanın büyük kısmında toprak tuzluluğu sorun olmaktan çıkmıştır. Yıkamaların hem işlevsel hemde gerekli olduğu saptanan bazı test yerlerine ait dönemsel toprak tuzluluklarına ait veriler Girgin, 1996’dan alınmıştır. Bu topraklar genellikle denize yakın alt bölgelerdedir. Yapılan testlere göre; bu alanlarda toprak tuzluluğu yıkamalarla azalmakta, sonbahar aylarında tekrar artmaktadır. Bu bölgede asıl sorun tahliye yetersizliğidir. Deniz seviyesine yakın olan bu arazilerde yüksek tabansuyu ve toprak tuzluluğu kaçınılmazdır. Bu arazilerin iyileştirilmesi ekonomik olmadığı gibi, sürdürülebilirlikleri ve korunulabilirlikleride oldukça zordur. Bu alanlarda gelenekselleşen uygulamalara devam edilmelidir.
Söke ovasındaki değişik sulara ait tuzluluk değerleri Şekil.5’ de, iyon bileşimleri Şekil.6’da verilmiştir. Şekillerin incelenmesindende görüleceği gibi, sulamada kullanılan sular genel olarak tuzludur. Bu suların kalitelerinin, toprakta yaratabileceği tuzluluk yönünden III., alkalilik yönünden I.ci sınıf özellikte, bor iyonu miktarları ve artık sodyumkarbonat (RSC) yönünden sorunsuz olduğu, HCO-3 ve Cl- iyonu miktarları yönünden duyarlı bitkiler açısından sorun olabileceği, pH’sının kabul edilebilir sınırlar içinde olduğu saptanmıştır. Bu sularla yapılacak sulamalarda dikkatli olunmalı, ilave yıkama suyu düşünülmeli, sulama için gereksinilen suyun %10-20’si oranlarında ek su uygulanmalıdır.
Şekil.5 Söke Sulama Şebekesinde Bazı Suların Tuzluluk Değerleri (micromhos/cm)
Şekil.6 Söke Sulama Şebekesinde Bazı Suların İyon Bileşimleri (me/l)
Söke ovasındaki tabansuyu düzeyi incelemelerinden sağlanan verilere göre ise; 3 metre yükseltinin altındaki arazilerde taban suyu düzeyi kış yıkamaları döneminde genel olarak 1.0 metre civarındadır. Sulamalar döneminde ise 1.5 metre, Sonbahar da ise 2-2.5 metre derinliklerine inmektedir. 3-6 metre arası yükseltideki arazi kesimleri de benzer özellikler göstermektedir. Bu durum 0.0 – 6.0 metre arası yükseltiye sahip arazilerin tahliye koşullarının benzer olduğunu göstermektedir. 6.0 metre yükseltinin üzerindeki arazi kesimlerinde taban suyu düzeyi kış yıkamaları döneminde 1.0 - 1.5 metre, sulamalar döneminde 1.5 - 2.0 metre, Sonbaharda ise 2.5 - 3.5 metre'dir (DSİ,1995). Bu durum ovada, özellikle sulamalar döneminde bitki kök bölgesinde önemli bir sorun olmadığını göstermektedir (Şekil.7). Ancak kalitesi ve düzeyi yüksek taban suları toprak tuzluluğunun başlıca nedenleridir. Şekil.8’de verilen tabansuyu tuzluluk değerleri, bu suların oldukça tuzlu olduklarını göstermektedir. Suların kalite değerleri, toprakta yaratabileceği tuzluluk yönünden IV.sınıf, alkalilik yönünden bulunduğu bölgeye bağlı olarak değişken özellikler göstermektedir. Sularda baskın olan anyonlar Na+ ve Mg++, katyonlar Cl- ve HCO-3’dır. Bu arazilerdeki taban suyu tuzluluk değerleri, gerek toprak tuzluluğunun, gerekse topraktan tuz yıkanmasının dolaylı göstergeleridir.
Şekil.7 Araştırma bölgesinde 3 m. yükseltinin altındaki arazilerde değişik uygulama dönemlerinde taban suyu düzeyleri 1990-1995. SB:Sonbahar tabansuyu düzeyi; KY:Yağış+kış yıkamaları dönemi; SÖ:Sulamalar öncesi dönem; SD:Sulama dönemi Girgin,1996)
Şekil.8 Söke Sulama Şebekesinde Bazı Tabansuyu Örneklerinin Tuzluluk Değerleri (micromhos/cm)
Söke ovasında Devlet yatırımı olarak sulama ve drenaja yönelik alt yapı hizmetleri sürdürülmektedir. Ovada drenaj altyapısı yeter etkinlikte çalışmamaktadır. Var olan toprak ve su koşullarında pamuk tarımının bu denli geniş ekim alanı bulması, çiftçilerin sulama suyu istemlerinin belirli dönemlerde yoğunlaşmasına neden olmakta, bunun bir sonucu olarakta su gereksinimi karşılanamaz duruma gelmektedir. Sorunu aşabilmek için yörede azmak olarak tanımlanan çukur alanlar, tahliye kanalları ve nehir yatakları depolama amaçlı kullanılmak zorunda kalmaktadır. Bu uygulamalar ise, tahliye kanallarının işlevselliğini olumsuz yönde etkilemekte, sulamalar açısından kötü kaliteli olarak nitelenen suların sulamada kullanılmasını zorunlu kılmaktadır. Bu durum kısır bir döngü içerisinde sorunun devamına ve giderek ağırlaşmasına neden olmaktadır. Ovada 29250 ha. arazinin ancak 5300 ha.’ı ağır tuzluluk koşullarının etkisi altındadır. Gelenekselleşen uygulamada ise, tüm arazilerde yıkama yapılmakta olup, bu uygulama çoğu alan için gereksiz ve işlevsel olmaktan uzaktır. Yıkamaların işlevsel olduğu araziler özellikle alt bölgelerdeki denize yakın alanlardır.
SONUÇ ve ÖNERİLER
Sarayköy ovasında arazi incelemelerinden yapılan saptama, bölgede toprak yaşlığı ve ıslaklığının büyük oranda aşıldığıdır. Topraklar kısa sürede ekim tavına gelmektedir. Şu aşamada asıl olan, yeni alt yapının korunabilmesi ve sürdürülebilirliğinin sağlanmasıdır. Sarayköy ovasında; tahliyelerin ve kapalı drenlerin etkin çalıştığı ortamda, çoğu alanda özel ıslah yıkamalarına bile gerek kalmaksızın toprakta tuz yıkanması, bitkisel üretim sürecinde olasıdır. Sodyumlu alanlarda ise, topraktaki doğal jips varlığı nedeniyle ek ıslah materyaline bile gereksinim duyulmadan, yıkamalarla sodyumluluk giderilebilecek durumdadır. Toprak üretkenliğinin artırılmasına ve aynı zamanda sürdürülebilmesini sağlıyacak olan kapalı drenaj şebekesinin işletme ve bakımının sağlanabilmesi ve bu bağlamda bir yönetsel birimin oluşturulması mutlak gereklidir. İlgili konuda yasal ve yönetsel boşluğun giderilmesi mutlak gereklidir. Sulama Birliklerinin bu kapsamdaki yetkinlikleri artırılarak ve gerekli donanım destekleride sağlanarak sorumlu kılınması, sürdürülebilirlik açısından bir çözüm olarak düşünülebilir.
Söke ovasında ise asıl sorunu, sulama döneminde gereksinilen suyun sağlanamamasıdır. Bu sorunun aşılması toprak tuzluluğu ve sodyumluluğunun giderilmesi içinde ön koşuldur. Yapılması gereken, yıkama amaçlı olduğu varsayılarak yapılan uygulama yerine, tuz etkisi altındaki alanlarda yıkamalar yapmak, etkin çalışabilecek konumdaki drenaj alt yapısı ile kış yağışlarınında yararlanılarak çoğu alanda doğal yıkamaların sağlanmasına uygun bir ortam oluşturmaktır. Yağışsız geçebilecek özel yıllarda ise, bitkilerin çıkış dönemlerindeki 0-60 cm. derinlikteki yetersiz toprak nemini karşılamak amaciyle tav suyu uygulanması önerilebilir.
Her iki ovadaki uygulamadan saptanan; tav suyu ve kış yıkamaları olarak tanımlanan su uygulamalarının çoğu alan için gereksiz ve işlevsel olmaktan uzak olduğu ve ovalardaki yüksek tabansuyunun da başlıca nedenleri olduğu gerçeğidir. İncelemeye konu alanların tamamındaki yıkamalardan vazgeçilerek, gereksinilen alanlarda yıkamalar yapılmalı, toprakta su açığı olan yıllarda ise tav suyu uygulanmalıdır. Suyun artık istenildiğince kullanılabilecek bir doğal kaynak olmadığı, gerek kentsel, gerekse endüstriyel kullanımlarla paylaşılacağı gerçeği göz önünde bulundurularak, geleneksel uygulama ve alışkanlıklar yerine, kısıntılı su uygulamalarına ve su tasarrufu sağlıyan teknolojilere yönelinmelidir.
KAYNAKLAR
DSİ, 1981. Çine Menderes Projesi Söke Ovası Islah ve Sulaması Detaylı Arazi Tasnif Raporu. DSİ Genel Müdürlüğü Etüt - Plan Dairesi Başkanlığı, Ankara. DSİ, 1987. Aşağı B. Menderes projesi Yenice - Sarayköy sulaması ayrıntılı drenaj raporu. DSİ Genel Müdürlüğü XXI. Bölge Müdürlüğü. Proje No: 0726 Aydın. DSİ, 1990 - 1991. DSİ Sulama ve Kurutmalarının 1989 - 1990 Yılları Mahsul Sayım Sonuçları. DSİ Genel Müdürlüğü İşletme ve Bakım Dairesi, Ankara.
DSİ, 1995. 1994 Su Yılı Söke Sulaması Taban Suyu Raporu. DSİ XXI. Bölge Müdürlüğü Arşiv Belgesi, Aydın. Girgin, A. 1996. Söke Ovasında Kış Yıkamalarının Tabansuyuna ve Topraktaki Tuz Dengesine Etkileri. T.C. Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Tarımsal Yapılar ve Sulama Ana Bilim Dalı,10.3100.0000.071, Doktora Tezi, s 45-50, Bornova- İzmir.
Girgin, A., Beyazgül, M. 1996. Denizli- Sarayköy Ovası Drenaj Projeleme Kriterleri. Toprak ve Su Kaynakları Araştırma yıllığı,1995, s 183-196, T.C Başbakanlık Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü A.P.K. Dairesi Başkanlığı Toprak ve Su Kaynakları Şube Müdürlüğü Yayın No: 98, Ankara.
Saatçılar, M. 1991. Denizli- Sarayköy Ovasında Doğal Jips İçeren Tuzlu Sodyumlu Toprakların Islahı İçin Gerekli Yıkama Suyu Miktarı ve Yıkama Süresi, s 21,KHGM Menemen Araştırma Enstitüsü Yayınları, Yayın No: 175/116 , Menemen.
* Dr. Zir. Yük. Müh. KHGM Tarımsal Hidroloji Araştırma ve Eğitim Merkezi, Menemen / İzmir
** Zir. Yük. Müh. KHGM Köy Hizmetleri Araştırma Enstitüsü, Menemen / İzmir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder