Atatürk'ün tarım politikası / Mustafa Kaymakçı
Kaynak: Mustafa Kaymakçı / 19.05.2019 / Odatv.comAtatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkışıyla başlattığı Kurtuluş Savaşı, salt emperyalizme karşımücadelenin başlangıcı değildi, aynı zamanda yeni bir sistemin kuruluşunun da başlangıcıydı.
Yeni sistem,kulluk yerine yurttaşlık temelli bir Cumhuriyet olacaktır.
Bu Cumhuriyetin İdeolojisi de: ”Ulus Devlet ve Tam Bağımsız Ulusçuluk ya da Milliyetçilik, Devletçilik ve Halkçılık Temelinde Planlı Karma ekonomi, Tarım-Sanayi Dengesinin Kurulduğu Sanayileşme, Türkiye Çıkarlarına Yönelik Dış Politika ve Tarımın Korunması” şeklinde özetlenecektir.Bu amaçla tarım, en önemli sektörlerden birisi olarak gündeme alınacaktır.
Dilerseniz, Cumhuriyet’in ilk yıllarında tarımın genel görünümü’ne bakalım?
- Nüfus: 13.6 milyon ve kırsal kesim nüfusu: 10.3 milyon.
- Nüfusumuzun yarısı hasta, üç milyon insan trahomlu.
- Halkın ancak %7’si okur-yazar, köylü eğitimsiz, üniversite sayısı bir.
- Kadın- erkek eşitliği söz konusu bile değil.
- Toprak dağılımı adaletsiz: Ailelerin % 5’i toprakların % 65’ine sahip
- Tarım teknikleri son derece geri, teknik eleman sayısı çok az. Gübre kullanımı ve zararlılarla mücadele neredeyse yok. Nadas egemen, ekim elle yapıyor.
- Tarımsal üretim, halkı besleyemez durumda.
- Sanayi ürünleri dışarıdan alınıyor, ülke Avrupa’nın açık pazarı olmuş
Özetle nüfusun ağırlığı kırda yaşıyor, ancak ülke karnını doyuramıyordu.
ATATÜRKÇÜ TARIM POLİTİKASININ İLKELERİ NEYDİ
Atatürkçü tarım politikasının ilkeleri, öncelikle un, şeker ve bez gibi üç beyaz ihtiyacın karşılanması, üreticinin hakkını korumak, emeğin karşılığını vermek için;
- Çiftçiyi toprak sahibi yapmak, çiftçinin örgütlenmesine ve kooperatifleşmesine yol göstermek,
- Çiftçiyi eğitmek, örnek ziraat işletmeleri kurmak,
- Araştırma istasyonları ve enstitüleri açarak tohumluk ve damızlık üretmek,
- Tarımda devlet desteğinin yasalarla güvence altına almak,
- Tarıma yeni teknolojileri götürmek, bol, kaliteli ve düşük maliyetli üretim yapmak “
şeklinde sıralanabilir.
Bu ilkelerinin hayata geçirilmesi için; çiftçilerin topraklaştırılması, örgütlenmesi ve kooperatifleşmesi, tarımsal eğitim çalışmaları, tarımsal ARGE ve tarımsal desteklemeler gibi tarıma yönelik uygulamalar ve eylemler gerçekleştirilecektir.
Bu bağlamda örgütlenme ve tarımsal desteklemeler konularının, günümüze de ışık tutması açısından irdelenmesi gerekiyor.
ATATÜRK, ÇİFTÇİLERİN ÖRGÜTLENMESİ VE KOOPERASTİFLEŞMESİ İÇİN NELER SÖYLEDİ
- “Ben de çiftçi olduğumdan biliyorum, makinesiz ziraat yapılmaz, el emeği güçtür, Birleşiniz. Böylece makine alınız (24 Ağustos, 1925 Kastamonu)
- "Mesela; Kooperatifler. Şurada burada halk ya da münevverlerin teşebbüsü ile fiili sahasına geçen kıymetli hasılalar görülmektedir. Hükümetimizin de bu gibi teşebbüsleri takviye etmesi lazımdır. Hükümeti Cumhuriyet bu lüzumu tabii idrak etmektedir” (27 Ocak 1931, İzmir Halk Fırkası Kongresi)
- CHP 3. Büyük Kongresi- 1931, “Çiftçimizi kredi ve istihsal kooperatifleri gibi iktisadi teşekküllere mazhar etmek ve teşekkülleri terakki ve tekamül ettirmek gayedir."
- CHP 4. Büyük Kongresi-1935, “Partimiz, kooperatifçiliği ana prensiplerinden sayar. Kredi kooperatifleri ile toprak ürünlerinin hakiki değerlerinden üretmelerini faydalandıracak olan satış kooperatiflerinin kurulmasına ve çoğaltılmasına önem vermekteyiz. Türkiye Tarım Bankası, tarım kooperatiflerinin ana bankasıdır.”
KOOPERATİFÇİLİK YASA VE DÜZENLEMELERİ İÇİN NELER YAPILDI
“(1924) Zirai Birlikler Yasası, (1925) Tüketim kooperatifçiliğiyle ilgili yasal düzenleme, (1926) 856 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda kooperatiflerin diğer şirketler arasında yer almasına ilişkin bir değişiklik, (1929) Zirai Kredi Kooperatifleri Kanunu, (1935) 2834 sayılı Tarım Satış Kooperatifleri Kanunu ve 2836 sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri Kanunu” gibi yasalar çıkartıldı.
TARIMSAL DESTEKLEMELER DE NASIL GERÇEKLEŞTİRİLDİ
- Tarımsal girdiler olanaklar ölçüsünde parasız dağıtıldı.
- Tohumluk dışalımında söz konusu olan gümrük vergileri kaldırıldı.
- 1926’da çıkartılan 852 sayılı yasa ile traktör kullanan çiftçilere mali ve teknik destekler gerçekleştirildi.
- Öşür (aşar) vergisi 1925 yılında kaldırıldı.
- Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri’ni de etkin bir şekilde devreye sokuldu.
Bütün bu uygulamalar sonucu; 1923–1929 yıllarında Tarımda Yıllık Büyüme Hızı yüzde 8.9 olarak gerçekleştirildi(Milli Gelir Büyüme Hızı yüzde 8.6 idi).
Dünya’da ekonomide büyük bunalımın yaşandığı 1930-1939 yıllarında bile, Tarımda Yıllık Büyüme Hızı yüzde 5.1 idi.
SONSÖZ YERİNE...
Kimi düşünce sistemleri vardır. Dönemseldir, hayata geçirilir, tamamlanır ve yerine yenileri aranır.
Kimi düşünce sistemleri vardır.Ulusal olduğu kadar evrenseldir. Örneğin emek-sermaye çelişkisi ideolojisi gibi. Mustafa Kemal Düşünce Sistemi de bunlardan biridir. Emperyalizme karşı bir direniştir ve bütün mazlum uluslara örnek olmuştur. Emperyalizm, günümüzde de değişik kılıklarla sürdürülmüyor mu?
Atatürk’ün tarımda politikaları da güncelliğini korumuyor mu?
Sözgelişi, tarımda kooperatifleşme ve desteklemeler yeterli mi? Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgeleri’nde toprak dağılımında dengesizlik devam etmiyor mu? Türkiye, yeniden neredeyse üç beyazda, tarımda bağımsızlığını kayıp etmedi mi?
Sonuçta Atatürkçü Düşünce Sistemi’nde yer alan tarım politikaları, bize günümüzde de yol gösteriyor.
Bunun aksini söylemek olası mı?
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
Kaynak: Mustafa Kaymakçı / 19.05.2019 / Odatv.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder