İPSALA ( EDİRNE ) TAŞKIN OVASI ÇORAK TOPRAKLARI
Cemil CANGİR Atila GİRGİN Hüseyin EKİNCİ
İpsala Taşkın ovası, çevresinde bulunan Oligosen ve Pliosen çökeltilerin bulunduğu platoların arasında oluşan tektonizma sonucunda geniş bir tabana sahip olan yatak içinde, Miyosen’deki transgresyon depoları ve Meriç Nehrinin getirdiği aluvyon çökellerden kuruludur. Ova toprakları: Meriç nehrinin eski menderes yataklarında, kil tıkaçlarında ve flüviyal sekiler ile çevresinde yer alan yer alan değişik tekstürden kurulu Pliosen ve Oligosen çökellerin aşağıya taşınan materyalleri üzerinde bulunmaktadır. Bu nedenle topraklar bir örnek yapı göstermemektedir. İpsala’nın güneyinden, Gala Gölüne kadar uzanan ve yazın büyük bir kısmı kuruyan Sığırcı, Pamuklu ve Katrancı Gölleri ile Talmata Ovasının uzantısınıda içine alan Ova alanı yaklaşık 150.000 da’dır.
Ovanın kuzeyinde tuzsuz ve az tuzlu topraklar yer alırken; güneye doğru tuzluluk oranları farklılaşma göstererek artmakta ve genellikle toprak tekstürüde ağırlaşmaktadır. Ayrıca yörede yüksek tabansuyu ve dolayısıyla drenaj sorunuda yer almaktadır. Bölgede buğday-ayçiçeği tarımının yanında tuzluluk oranı yüksek yerlerde yaygın olarak çeltik tarımı yapılmaktadır, yörenin çoraklık ve drenaj sorununa kesin çözüm arayabilmek için, Ovanın ayrıntılı toprak haritasının yapılması gerekmektedir. Hisarlı dağı ve Kuzeyinde yer alan Gala, Pamuklu ve Katrancı Gölleri çevresi, av turizmi açısından da değerlendirilecek boyutta, Milli Park olarak düşünülmelidir.
GİRİŞ
11 Ağustos 1985 günü Hürriyet gazetesi ve o tarihlerdeki büyük tirajlı gazetelerin çoğu “Çeltik Faciası” ve “Pirinç Alarmı” gibi haber başlıkları kullanıyor ve susuz kalan İpsala Ovasındaki kuruyan çeltik tavalarının haberini veriyorlardı. Sonuçta kamu oyunun dikkatini bu yöreye çekmeyi başarıyorlardı.
Edirne ili sınırları içinde
İpsala Taşkın Ovası, Kuzey batısındaki Rodop Masifi ile Güney doğusundaki Gölcük Masifi arasında Oligosen fliş’in kıvrımlaşması sonucu ortaya çıkan geniş bir çanak içinde yer alır. Miyosende ise transgresyon kuzeyindeki Ergene Havzasına doğru etken olmuş ve bu dönemde Volkanizma faaliyetleri yer alırken, aynı zamanda tektonik faz tekrar kendini göstermiştir. Tektonizma, kuaternere kadar sürmüş ve bu zaman boyunca, Yüksek araziler deformasyona uğramıştır. Meriç nehri, menderes çizerek oluşturduğu bugünkü yatağını en az dört ayrı evrede oluşturmuştur ( 2 ).
Bölgede ayrıcalığı olan iki ayrı fizyografya mevcuttur. Bunların birincisi doğuda ve güney doğuda yer alan Pliosen ve Oligosen çökellerde nisbeten düz bir yapı gösteren platolar ile güneyde yer alan Andezit ve tüflerinden kurulu , dalgalı görünüme sahip Hisarlı dağı ve çevresindeki yüksek arazilerdir. İkincisi İpsala Taşkın Ovası ve Enez civarında oluşmuş Delta Ovasından kurulu, çukur arazilerdir. Bu araştırmaya konu olan ova toprakları: Meriç nehrinin eski menderes yataklarında, kil tıkaçlarında ve flüviyal sekiler ile çevresinde yer alan değişik tekstürden kurulu Piosen ve Oligosen çökellerinin aşağıya taşınan materyalleri üzerinde bulunmaktadır. Bu materyalin altında Miosen Transgresyonunda gelen marin kökenli çökeller yer alır. Gala gölü civarındada arazi gözlemlerimiz sırasında, kavkılı materyallere rastlanmıştır. Bu nedenle topraklar bir örnek yapı göstermemektedir.
Topraksu Genel Müdürlüğünün çalışmalarında yöre toprakları çalışma alnımızda yetersiz veya fena drenajlı; ince veya orta bünyeli; tuzlu veya tuzlu alkali Alüvyal topraklar ile karışık bünyeli, tuzlu-alkali Hidromorfik Alüvyal topraklar olarak sınıflanmıştır. Çevresindeki Yüksek arazilerde ise; doğuda Kireçsiz Kahverengi ve Grumusol Büyük Toprak Grupları ile güneyde Kireçsiz Kahverengi Orman Büyük Toprak Grubu yer almaktadır ( 8 , 9 ).
İpsalada yıllık ortalama sıcaklık
MATERYAL ve YÖNTEM
Toprak örnekleri yazın toprağın kurak olduğu dönem ile Mart ayı başında, ilk bahar döneminin başlangıcı olmak üzere iki farklı mevsimde, genellikle çeltik ekimi alanlarından, toprak yüzeyinde bulunan tuz konsantrasyonunuda belirlemek amacıyla alınmıştır. Birinci toprak örnekleri 1985 yılının Temmuz sonu ve Ağustos başında; susuzluk nedeniyle, çeltik tavalarına su verilmeyerek toprağın kurak olduğu ve kapilerite ile tuzun üst toprakta çokca toplandığı dönemde alınmıştır. İkinci toprak örnekleri 1987 yılının Mart ayında, bir yıl öncesine göre çeltik tavalarından sulama suyunun akıtıldığı dönem sonrasında, toprağın kış yağmurlarınıda aldığı; fakat buharlaşmanın başlamadığı mevsimde alınmıştır. Toprak örneklerinin alındığı yerler ve örnek alınma dönemi, Harita.1’de gösterilmiştir. “B” harfi Mart-1987 yılı örneklemeyi; “Y” harfide Ağustos-1985 yılı örneklemeyi temsil etmektedir.
BULGULAR ve TARTIŞMA
İpsala’dan Gala Gölüne açılan drenaj kanalının batısında , karpuzlu köyü servis yolu köprüsünden yaklaşık
PROFİL 1 (Y1):
A 1 0-
II A 16-
III A 30-
IV C 48-
V C 62-
VI C 76-
1986-Yazında alınan toprak örnekleri sonuçlarına göre, drenaj kanalının doğusundaki Y2, Y3 ve Y5 yüzey örneklerinin tuzluluk ve alkalilik sorunu belirlenmemiştir. Pliosen çökellerden de etkilenen bu topraklar çok az kireçlidir ve ana tekstür sınıfları tındır. Sığırcı gölü tabanından alınan toprak örneği (Y6), kumlu tın bünyeye sahiptirve hafif tuzdan etkilenmiştir. Aynı gölün kuzey doğusundan alınan toprak örneğinde (Y7) tekstür sınıfı kildir, ve bölgenin en fazla tuz (%3.456) kapsamına sahiptir. Ovanın güneyindeki toprakların ( Y8, Y9, Y10, Y11, Y12 ve Y13) hepsi tuzdan yüksek düzeyde etkilenmişlerdir ve hakim tekstür sınıfları kildir. Kireç kapsamları yaklaşık %1 ile %12 arası değişmektedir(Çizelge.2).
Mart- 1987 yılında ovanın kuzeyinden alınan örneklerde (B1, B2, B3, B4/1, B4/2 ve B5) tuzluluk ve alkalilik sorunu yoktur. Kireç kapsamları %3,19’ın altındadır ve tekstürleri kil tın ile kil arasında değişmektedir. B6 no’lu toprakların bulunduğu bölgede 48 cm’den sonra alkalilik sorunu mevcuttur. Aynı durum B7 no’lu bölgede 45 cm’den sonra tuzlu-alkalilik olarak ortaya çıkmaktadır. B7 noktasında
Ovanın kuzeyinde tuzsuz veya az tuzlu topraklar yer alırken; genellikle profil içindeki tuz oranları daha yüksektir. Bu yöredeki topraklar, ovanın ortasında ve güneyinde yer alan arazilere oranla daha hafif bünyeye sahiptir. Sığırcı Gölünün güneyinde yer alan Pamuklu ve Katrancı Gölleri ile Talmata bölgesinde tuzluluk sorunu çok fazladır. Aynı sorun Gala Gölününkuzeyinde yer alan arazilerdede ağırlıklı yer almaktadır. B6, B7 ve B8 no’lu topraklarda, alkalilik sorunu mevcuttur.
KAYNAKLAR
Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü. 1974. Ortalama ve Ekstrem Kıymetler Meteoroloji Bülteni. Başbakanlık Basımevi, Ankara.
Göçmen, K. 1977. Aşağı Meriç Vadisi Taşkın Ovası ve Deltasının Alüviyal Jeomorfolojisi. İstanbul Üniversitesi Yayını: 1/999. Coğrafya Enstitüsü Yayını: 80, İstanbul
Hızalan, E., ve Ünal, H. 1966. Topraklarda Önemli Kimyasal Analizler. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınları. 278b, Yardımcı Ders Kitabı 97. Ankara.
Jackson, M.L. 1958. Soil Chemical Analysis. Prentice Hall Inc. Englewood Cliffs, N.J., USA
Kün, E. 1978. Sıcak İklim Tahılları. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınları. 680, Ders Kitabı 209. Ankara.
Richards, L.A. 1954. Diagnosis and improvement of Saline and Alkali Soils. U.S.D.A. Handbook No. 60.
Soil Survey Staff, 1963. Soil Survey Laboratory Methods and Procedures For Collecting Soil Samples. Soil Survey Investigation Report No.1 U.S.D.A. Washington.
Topraksu Genel Müdürlüğü. Tarihsiz. Meriç Havzası Toprakları. Köy İşleri Bakanlığı Yayınları 122, Raporlar Serisi 6, Ankara
Topraksu Genel Müdürlüğü 1970. Edirne İli Toprak Kaynağı Envanter Haritası. Genel Müdürlük Yayınları 219, Bakanlık Yayınları 124, Raporlar Serisi 7, Ankara.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder