Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı, 2024-2030 yılları kapsamındaki 'İklim Değişikliği Azaltım Stratejisi ve Eylem Planı'nı yayınladı. İklimbilimci Prof. Dr. Doğan Yaşar Aydınlık’a değerlendirdi.
Çevre,
Şehircilik ve İklim Bakanlığı, 2024-2030 yılları kapsamındaki
"İklim Değişikliği Azaltım Stratejisi ve Eylem
Planı"nı yayınladı. Kısa zamanda ses getiren planı,
iklimbilimci Prof. Dr. Doğan Yaşar Aydınlık’a değerlendirdi.
Yaşar özellikle; emisyon ticareti, hayvancılık kaynaklı metan
emisyonlarının azaltılması ve yutak alanların korunması
maddeleri üzerinde durdu.
Avrupa Birliği (AB)’nin enerji
azatlımı için Türkiye’ye baskı uyguladığını söyleyen
Yaşar, İklim Değişikliği Azaltım Stratejisi ve Eylem Planı’nın
en fazla sanayicileri zarara uğratacağını ve devletin
sanayicilere yardım etmezse büyük bir iflasa yol açacağını
söyledi. Sanayicilerin karşılaştığı bu yükün sebebi ise
enerjinin azaltılması için teknolojik anlamda gelişmiş
fabrikaların kurulması. Fakat Türkiye’de birçok fabrika, eski
makinelerle üretim yapıyor…
AZ ENERJİYLE FAZLA ÜRÜN ÇIKARTACAK TEKNOLOJİ GEREK
İklimbilimci Prof. Dr. Doğan Yaşar, söz konusu eylem planının sanayicilere vereceği zararı şöyle anlattı:
“İklim Değişikliği Azaltım Stratejisi ve Eylem Planı bazı yönlerden yapılması gereken şeyler. Ormanların korunması, sulak alanların korunması gibi maddeler var buralar çok iyi. Burada enerji azaltılacak diyorlar. Mesela Japonya bir birim enerji kullanırken biz dört birim enerji kullanıyorduk. Bu da bizim fabrikaların ne kadar eski olduğunun bir göstergesiydi. Eylem planının hedefinde şu var, öncelikle sanayideki bütün bu cihazların teknolojisinin yenilenmesi. Mümkün olduğunca çok az enerjide çok ürün ortaya çıkartılması.”
‘AB KENDİ KAFASINA GÖRE DÜZENLEME YAPIYOR’
Planda
yer alan emisyon ticareti kurulmasının sebebini anlatan Prof. Dr.
Yaşar şunları söyledi:
“Avrupa Birliği, insan kaynaklı
küresel ısınmanın var olduğu konusunda oldukça ısrarlı. AB,
fosil yakıtlardan emisyon ticaretinin kurulmasını istedi. Bizim bu
eylem planının içinde de var. Bu fosil yakıtlardan uzaklaşmak
demek. Karbon fiyatlandırma mekanizmaları düzenlenecek. Yani
karbon kullanılan malzemelere ek vergi gelecek.
“Avrupa Birliği
buna başladı ama şunu da yaptılar, nükleer enerji ile doğalgaz
enerjisini yeşil enerji olarak kabul ettiler. Oysa doğalgaz fosil
yakıt, nükleer ise yenilenebilir bir enerji bile değil. AB enerji
komisyonu arasında bir çatışma çıktı. Polonya gibi eski
ülkeler kömür kullanıyor. Bunun yanı sıra Fransa'nın
enerjisinin yüzde 80'i nükleerden gelir. Ondan dolayı kendi
kafalarına göre bir düzenleme yapıyorlar. Böylece aldıkları
karar doğrultusunda yalnızca kömür üretenlerden vergi
alacaklar.”
VERGİ ARTMASIN DİYE YAPILIYOR
“Burada en çok Türkiye zarar görüyor. Çünkü bizim ana ticaretimiz AB ile. Biz, kurak dönemlerde fosil yakıtları kullanıyoruz. Böylece vergimiz çok artacak. Vergimiz artınca da ticaretimiz aksayacak. İşte bu meselenin önüne geçmek için emisyon ticareti kuruluyor. Yani artık bu meselelere inanmasak da yapacağız. Almanya sürekli Türkiye'ye fosil yakıtı indirin diyor. Ama yıl 2024 bizim yıllık fosil yakıtımız 550 milyon metreküp, Almanya'nın 850 milyon metreküp.”
PLAN HAYVANCILIĞI BİTİRMEYİ HEDEFLİYOR
Prof. Dr. Yaşar, Planda göze çarpan noktanın hayvancılık kaynaklı metan emisyonlarının azaltılması olduğunu söyledi. Yaşar hayvancılığın hedef alındığını belirterek şu ifadeleri kaydetti:
“Bu eylem planında enteresan bulduğum şey şu oldu:
Hayvancılık kaynaklı metan emisyonların azaltılması. Ben burayı
gerçekten hiç anlamadım. Yapay ete ve yapay süte geçiş yapmak
için bunu yapıyorlar. Zaten üretimde büyük sorunlarımız vardı.
Daha büyük bir sorun oluşacak. Bir de efendim bu hayvanlar gaz
çıkartarak havayı ısıtıyorlar. Dünyada 8-9 milyar insan var,
onlar da gaz çıkartıyor. Ne yapalım insanların yarısını da mı
keselim? Bu çok saçma sapan bir durum.
“Türkiye'nin
programında böyle bir maddenin yer almasını ben çok yadırgadım.
Havaya atılan bütün gazların mutlaka bir kullanıcısı vardır.
Yani siz havaya ne atarsanız o gaz bir canlı tarafından
kullanılır. Doğanın kendi düzenidir bu. Yok hayvan gazı dünyaya
zarar veriyormuş, yok böyle bir şey. Bu tamamen ticari!”
‘GÖLLER BÖLGESİ ÇÖLLER BÖLGESİNE DÖNÜŞTÜ’
Yutak
alanların korunması yani Türkiye’nin yer altı ve yer üstü
sularının korunması da söz konusu eylem planının maddeleri
arasında. Prof. Dr. Yaşar bu maddeyle ilgili de şu bilgileri
verdi:
“Dikkatimi çeken başka önemli konu da şu; 'İklim
değişikliğini engellemek için yutak alanların korunması' yani
sulak alanların korunmasından bahsediyorlar. Orman falan sanıyorlar
ama yutak alanlar okyanuslar, denizler, göllerdir. Havadaki karbonun
yüzde 95'ini bunlar çeker. Biz yutak alanların korunması lazım
diyoruz ama göller bölgesini çöller bölgesine çevirdik. Yanlış
tarım politikaları sebebiyle yutak alanlarımızı kaybediyoruz.
Yutak alanlar gittikçe emisyon ölçeği de artıyor. Bilinçli
gübre kullanımı sağlanması, doğayla uygun tarım ürünlerini
üretmek lazım.”
1 KİLO ELMAYA 1 LİTRE SU
Prof.
Dr. Yaşar, Türkiye’nin yanlış tarım politikası uyguladığını
da hatırlatarak elma ile armudun sakladığı sırrı da şöyle
açıkladı:
“Türkiye'de 25 tarım havzası var. Bu 25
havzasını Tarım ve Orman Bakanlığı her yıl yağışa ve su
potansiyeline göre ürün belirlemek durumdadır. Örneğin geçen
yıl İspanya; elma, armut gibi çok fazla su isteyen bitkileri
yasakladı. Çünkü bu ürünler bir kiloya günde 1 litre su ister.
İspanya elma, armut ağaçlarının kurumayacağı şeklinde su
verilmesini istedi. Yani biz de 1-2 sene elma, armut yemeyebiliriz.
Biz ne yaptık 2020 yılında, 4.3 milyon ton elma ürettik. Yani biz
her gün 4.3 milyon ton su vermişiz bu elmalara. Bu suyun yüzde
80'ini yer altından vermişiz. Böylece yer altından verdikçe bu
suyu bu kuyuların su kaynağı da göllerdir. Böylece göllerde de
su kalmıyor. O sene biz 180 milyon dolar elma ihracatı yapmışız.
Bunu gururlu bir şekilde söylediler ancak bunun özü şu, biz
bedavaya su ihracatı yaptık. Adam kendi ülkesinde bunu üretmiyor.
Dışarıdan elma, armut alıyor. Senden çok daha fazla kâr etmiş
oluyor.”
* * * * * * * * * * * *
* * * * * * * * * * * *
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder